Çin’in ABD’ye ılımlı tarife misillemesi: neden bu yaklaşım seçildi?

Çin, ABD’nin ticaret tarifelerine karşı hızlı ama ılımlı bir misilleme yaptı. Bu yaklaşımın ardındaki sebepler dikkat çekici.

Çin’in yeni tarifeleri ve yaptırımları

Çin, 10 Şubat itibarıyla yaklaşık 80 ABD ürününe ek gümrük vergisi getirdi. Bunun yanı sıra, Google‘a yönelik bir rekabet soruşturması başlattı ve kritik minerallere yönelik kontrolleri sıkılaştırdı. Ayrıca, iki ABD şirketini güvenilmez kuruluşlar kara listesine ekledi. Bu adımlar, Çin’in ABD tarifelerine karşı hızlı ama daha ölçülü bir yanıt verdiğini gösteriyor.

İlk ticaret savaşından ders çıkarıldı

Çin’in bu ılımlı yaklaşımı, ilk ticaret savaşı deneyimlerinden ders çıkarmasına bağlanıyor. O dönemde ekonomisindeki istikrarsızlıklar, Çin’i daha temkinli bir politika izlemeye sevk etmişti. ABD’den ithalatı çeşitlendirme çabalarının da bu süreçte önemli bir rol oynadığı belirtiliyor.

ABD’nin daha geniş çaplı tarifeleri

ABD, Çin’in 14 milyar dolarlık ürününe yönelik tarifelerine karşılık, 525 milyar dolarlık ürüne tarife uyguladı. Bu büyük fark, Çin’in daha dikkatli bir strateji izlemesinin bir diğer sebebi olarak gösteriliyor. ABD’nin daha agresif tutumu, Çin’i içeride ekonomik teşviklerle denge arayışına yöneltti.

Liderler arasındaki görüşmeler bekleniyor

ABD Başkanı Donald Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile “doğru zamanda” görüşeceklerini belirtti. Bu açıklama, iki ülke arasında bir anlaşmaya varılma olasılığını gündeme getirdi. Ancak, tarafların ne kadar hızlı bir uzlaşmaya varacağı belirsizliğini koruyor.

Uzmanlar, Çin’in tutumunu değerlendiriyor

Macquarie Group Ltd’nin Çin ekonomisi başkanı Larry Hu, Çin’in ticaret dengesizliği nedeniyle daha dikkatli bir strateji izlediğini belirtti. Hu’ya göre, tam kapasiteli bir tarife savaşı Çin’in çıkarına değil. Bunun yerine, Çin’in gümrük tarifelerine içerde teşvikler yoluyla yanıt vermesi daha olası görünüyor.

Çin’in ABD’ye yönelik daha ılımlı ve temkinli bir tarife politikası, önceki ticaret savaşlarından çıkarılan derslere ve ekonomik istikrar arayışına dayanıyor. İki liderin gerçekleştireceği görüşme, bu sürecin nasıl şekilleneceği konusunda belirleyici olacak.