Yüksek enflasyon, TCMB’nin faiz kararlarını nasıl şekillendiriyor?

Türkiye’de enflasyon oranlarının tahminlerin üzerinde seyretmesi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz politikası hakkında yeni tartışmalara yol açtı.

Ocak ayı enflasyonu beklentileri aştı

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre ocak ayında enflasyon aylık bazda yüzde 5,03 artış gösterdi. Bu oran, piyasanın yüzde 4,35’lik beklentisinin oldukça üzerinde gerçekleşti. Beklentileri aşan bu veri, ekonomistler arasında TCMB’nin önümüzdeki dönemde nasıl bir faiz politikası izleyebileceği konusunda yeni değerlendirmelere neden oldu.

Citi ekonomistlerinden faiz indirimi değerlendirmesi

Citi ekonomistleri, ocak ayı enflasyonunun beklenenden yüksek gelmesine rağmen TCMB’nin mart ayında faiz indirimi yapma ihtimalinin hâlâ bulunduğunu belirtti. Ekonomistler, TCMB’nin reel efektif döviz kuru bazlı dezenflasyon stratejisine devam edeceğini öngörüyor. Bu strateji, kur istikrarını ve fiyat dinamiklerini yönetme amacını taşıyor.

Ekonomik faaliyetler ve piyasa algısı kritik rol oynuyor

Citi’nin yayımladığı raporda, ekonomik faaliyetin seyri, rezerv birikimi ve yerli yatırımcıların portföy tercihlerinin piyasa algısını belirlemede önemli faktörler olduğu vurgulandı. Aylık enflasyon verileriyle birlikte bu unsurların da dikkatle izlenmesi gerektiği ifade edildi. Özellikle, yatırımcı güveninin artırılmasının TL cinsi varlıklar için kritik öneme sahip olduğu belirtildi.

Asgari ücret artışı ve durgunluk riski

Raporda, yıl ortasında olası bir asgari ücret artışının TL cinsi varlıklara yönelik yatırım iştahını etkileyebileceği ifade edildi. Bu durumun yanı sıra, politika yapıcıların ekonomik durgunluğu önlemek adına daha destekleyici bir duruş sergileyebileceği de öne sürüldü. Bu tür adımların, iç piyasadaki istikrarı sağlama çabalarının bir parçası olabileceği düşünülüyor.

Türkiye’de enflasyon oranlarının yüksek seyri, TCMB’nin faiz politikası ve piyasa üzerinde önemli etkiler yaratmaya devam ediyor. Ekonomistler, enflasyon verileriyle birlikte ekonomik faaliyetlerin ve yatırımcı tercihlerinin de yakından izlenmesi gerektiğini vurguluyor.