Çin’in, Türkiye’nin otomotiv sektöründe uyguladığı ek gümrük vergilerine ve diğer kısıtlamalara yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) yaptığı şikayet, sektör uzmanları tarafından tartışılıyor. DTÖ Eski Müzakerecisi Şahin Yaman, Çin’in şikayetinin sonuçlanmasının mümkün olmadığını ifade ediyor.
Çin’in DTÖ Şikayeti: Hukuki Bir Karar Beklentisi
Çin, Türkiye’nin otomotiv sektörüne getirdiği ek gümrük vergisini ve diğer kısıtlamaları korumacı olarak nitelendiriyor. Yaman, Çin’in DTÖ’ye yaptığı başvuruyla, ilk derece mahkemesinden kendilerine yönelik bir hukuki karar çıkmasını amaçladığını belirtiyor. Çin’in bu beklentisi büyük bir ihtimalle gerçekleşebilir.
DTÖ’nün Fonksiyonel Sorunu: Etkin Tedbir Alınamayacak
Yaman, DTÖ’nün ‘Temyiz Organı’nın fonksiyonlarını kaybetmiş olduğunu ve etkili bir tedbir alınmasının mümkün olmadığını savunuyor. Bu durum, Çin’in şikayetinin sonuçlanmasını zorlaştırıyor.
Otomotivde Korumacılık Tartışması: Küresel Ticaret Politikası Ortamı
Yaman, Çin’in kaliteli ve ucuz araç üretimiyle Avrupa Birliği ve ABD’nin rekabeti kaybettiğini belirtiyor. Avrupa Birliği ve ABD’nin DTÖ hukuk mekanizmalarını kaldırarak kaotik bir küresel ticaret politikası ortamı yarattığını ifade ediyor.
Yerli Üretimi Koruma Zorluğu: Çin’den İthalatı Kısıtlamak Yeterli Değil
Yaman, Türkiye’nin uyguladığı yasaklayıcı tarifelerin Çin’den ithalatı kesebileceğini, ancak yerli otomotiv üretimine katkı sağlamayacağını vurguluyor. Çin’e uygulanan verginin, Avrupa firmalarının kârlılıklarını artırdığını, ancak yerli firmaların korunamadığını ifade ediyor.
Sinyal Olarak Görülen Çin Hareketi: Gelecekte Yatırımları Etkileyebilir
Yaman, Çin’in DTÖ’ye başvurmasını bir sinyal olarak değerlendiriyor. Bu durum, Çin’den değil sadece Vietnam, Japonya ve Güney Kore’den de Türkiye’ye gelecek yatırımları olumsuz etkileyebilir.
Çin’in Türkiye’nin otomotiv sektöründeki politikalarına yönelik DTÖ şikayetinin, sektör uzmanları tarafından büyük tartışmalara neden olduğu görülüyor. DTÖ’nün mevcut yapısının, Çin’in şikayetinin sonuçlanmasını engellediği düşünülüyor. Bu durum, Türkiye’nin otomotiv sektörünün geleceği ve küresel ticaret politikası açısından önemli sonuçlar doğurabilir.